- Bu etkinlik geçti.
21 Mayıs – Adige Soykırımı ve Sürgünü Anma Günü
Çerkesler. Kardeşlerim. Bugün burada toplandık, Kafkas Savaşı’nın sona ermesinin 160. yıldönümünü anmak için. Bu yüzyılı aşkın süren, yıpratıcı savaşın sonuçları Çerkesler için yıkıcı oldu. Egemenliğin kaybı, ekonomik çöküş, sayısız kayıplar, geleneksel yaşam tarzının bozulması ve nihayetinde nüfusun büyük bir kısmının tarihi anavatanından sürgün edilmesi gibi sonuçlar doğurdu. Bu sonuçlar, ne yazık ki, bugün de etkilerini hissettiriyor; çünkü bizler bölünmüş, dünyaya dağılmış bir milletiz ve dilimiz yavaş yavaş yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Atalarımız, yüzlerini kaybetmeden, kaderin ve tarihin onlara sunduğu ağır sınavlardan onurla geçtiler. Onlar özgürlüklerini cesurca ve fedakarca savundular. Ve güçleri tükendiğinde bile bayraklarını düşmanın ayakları altına sermediler; anavatanlarını terk ederken, bu bayrağı yanlarında taşıdılar, kırılmaz ulusal ruhun ve Çerkesya’nın kaçınılmaz yeniden doğuşuna olan inancın simgesi olarak. Şimdi bu bayrağı başınızın üzerinde dalgalandırıyorsunuz ve dünyanın dört bir yanındaki yüz binlerce soydaşınızla paylaşıyorsunuz.
Evet, Çerkesler çok şey kaybetti, ancak en önemlisini korudular: kimliklerini, benlik bilincini. Kim olduğumuzu ve nereden geldiğimizi biliyoruz, kahramanlarımızı ve onların büyük işlerini hatırlıyoruz.
Modern Çerkesler, başlarına gelen felaketi hatırlamalı, ancak ona takılıp kalmamalı, kederlenmemeli ve umutsuzluğa kapılmamalıdır. İleriye bakmalı ve bu felaketi, geleceğimizi inşa edeceğimiz temelin güçlü bir taşı olarak kullanmalıyız.
Kuşkusuz, hafıza yeniden doğuşumuzun temelinde önemli bir unsurdur, ancak tek başına yeterli değildir. Bugün her duyarlı Çerkes, maddi ve entelektüel sermayesini mevcut sorunların çözümüne ve ulusun karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmeye yönlendirmelidir; aksi takdirde bu yeniden doğuş son derece zor olacaktır.
Bu görevler nelerdir? Her şeyden önce dilin gelişimi, halkın zengin kültürel ve manevi mirasının korunması ve çoğaltılmasıdır. Bunun yanı sıra, diasporalar ve tarihi anavatanlarındaki Çerkesler arasındaki bağların güçlendirilmesi sorunu da önemlidir. Çeşitli alanlarda ve özellikle de geri dönüş konularında kalıcı, sürekli ve verimli işbirliğinin sağlanması, bölünmüş bir ulus için hayati öneme sahiptir.
Bugün Çerkeslerin, bu görevlerin yerine getirilmesi için güçlü devlet kaynaklarını kullanabilecek bir devleti yok. Bu nedenle, özel girişimlere, halkımızın temsilcilerinin enerjisine ve coşkusuna ihtiyaç var. Çerkes yeniden doğuşunu destekleyecek çeşitli projeler ve etkinlikler için fikir üretecek ve bunları destekleyecek ulusal bir entelektüel, yaratıcı ve iş dünyası elitini oluşturmamız gerekiyor.
Küresel sorunları çözerken, soydaşlarımızın acil ihtiyaçlarına da dikkat etmek önemlidir: yardıma muhtaç olanlara destek olmak, tedavi ve eğitim masraflarını karşılamak, iş bulmalarına yardımcı olmak vb. Bu konuda uluslararası ve bölgesel Çerkes sivil toplum kuruluşları önemli bir rol oynamalıdır.
Bu tür girişimlerin yakın zamanda başarılı bir örneği, Türkiye’deki güçlü depremden etkilenen Çerkeslere yapılan yardımlaşma ve dayanışmadır.
Çerkeslerin ulusal yeniden doğuşu, hem tarihi anavatanımızda hem de diasporamızın yaşadığı ülkelerdeki komşu halklarla işbirliği içinde ve karşılıklı saygı temelinde gerçekleşmelidir.
Bizi etkileyen trajedinin üstesinden gelmek zor ve uzun bir süreçtir, ancak bilindiği gibi, yol yürüyenindir.
